AİLE HUKUKU

AİLE HUKUKU

Katılma alacağı, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların tasfiyesi neticesinde eşler lehine doğan alacaktır. Evlilik birliği kurulmasıyla, eşler arasında aksine bir anlaşma olmadığı sürece, edinilmiş mallara katılma rejimi, kanunen yasal mal rejimi olarak kabul edilir ve kendiliğinden uygulanmaya başlar. Buna göre, aşağıda da anlatıldığı üzere, eşlerin evlilik birliği içerisinde elde ettiği malvarlıkları yasal mal rejiminin sona ermesiyle eşler arasında paylaşılır. Bu paylaşma ise mal rejiminin tasfiyesi davası ile söz konusu olabilmektedir.

Mal rejimi tasfiye edilirken diğer eşin evlilik içerisinde edinilmiş mal üzerinde payı ve alacak hakkı ortaya çıkar. Bu hakka ise katılma alacağı denmektedir. Bu alacak, kanundan doğmakta olup, bu alacak bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmamasının bir önemi yoktur. Ayrıca katılma alacağının istenilebilmesi ya da miktarının belirlenebilmesi için eşin kusurlu veya kusursuz bulunmasının Türk Medeni Kanunu'nun 236.maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenen zina ve cana kast durumu hariç olmak üzere bir önemi bulunmamaktadır.

            Yasal mal rejiminin tasfiyesinin kapsamına sadece edinilmiş mallar girmektedir. Bu nedenle katılma alacağı da yasal mal rejimi içerisinden edinilenlerden kaynaklanır. Evlilik öncesinde veya boşanma tarihinden sonra edinilen mallar ile ilgili katılma alacağı hakkı doğmaz. Yasal mal rejiminin tasfiyesi davalarında zamanaşımının başlangıcı, mal rejiminin sona erme anıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.04.2013 tarih ve 2013/8-375Esas, 2013/520Karar sayılı içtihadı ile mal rejiminin tasfiyesi davalarında zamanaşımı 10 yıl olarak uygulanmaya başlanmıştır. Bu davalarda görevli mahkeme, 4787 sayılı Kanunun 2 ve 4. Maddeleri gereğince Aile Mahkemeleridir. Türk Medeni Kanununun 214. Maddesi, mal rejimi tasfiyesi davalarında yetki konusunu düzenler. Bu davalarda bu maddede düzenlenen yetki kuralı kesin yetki değildir. Bu sebeple 6100 sayılı kanunun 116/1-a maddesi gereğince değerlendirilecek ilk itirazlardan olup, cevap dilekçesi ile öne sürülmesi gerekmektedir. Aksi halde daha sonra ileri sürülemez ve mahkeme tarafından resen değerlendirme yapılamaz.

            Yasal mal rejimi davalarında tasfiyeye dâhil edilmesi gereken mallar belirlenirken öncelikle, eşlerin malvarlıklarında bulunan malların hangilerinin kişisel mal hangilerinin ise edinilmiş mal olduğu tespit edilir. Tasfiyeye konu edilecek mallar yapılan bu tespit sonucu edinilmiş mal olduğu ortaya konulan mallardır. Medeni kanunumuzun 219.maddesinde edinilmiş mal tanımı iki unsurdan oluşmaktadır: İlk olarak, edinilmiş mal, mal rejiminin devamı süresince elde edilmiş olmalıdır. İkinci unsur ise, edinilmiş mal tanımının başlıca koşulu olan unsur olan elde edilen malın ivazlı yani karşılığı verilerek elde edilmiş olmasıdır. Kanunda bir eşin edinilmiş malları aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:

1-Çalışmasının karşılığı olan edinimler,

2- Sosyal güvenlik veya Sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,

3- Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,

4- Kişisel malların gelirleri,

5- Edinilmiş malların yerine geçen değerler,

olarak sıralanmıştır.

Çalışma karşılığı elde edilecek olan edim para olabileceği gibi bir mal varlığı değeri de olabilir. Bir eşin fikri ürünleri, mal rejiminin başlangıcı tarihinden sonra maddi olarak değerlendirilmiş olmak kaydıyla edinilmiş mal sayılmaktadır. Bu şekilde edinilen değerlerin mal rejiminin sona ermesi halinde tasfiye hesabına edinilmiş mal olarak katılabilmesi için o tarihte halen eşin mal varlığında bulunmaları gerekmektedir.

            Yukarıda iki numaralı bentte sayılan söz konusu kuruluşlarca yapılacak bu ödemeler; emekli ikramiyesi, yaşlılık, maluliyet, işsizlik ve ölüm tazminatı ve benzeri ödemeler olarak nitelendirilebilir.

            Dört numaralı bentte sayılan kişisel mal malların gelirlerinin Medeni Kanunun 685. Maddesi anlamında hukuki ya da doğal ürünler olarak kabul edilmesi gerekir. Örneğin, eşlerden birine ailesinden miras olarak kalan tarladan elde ettiği ürün değeri, miras kalan evin kira bedeli, bir eşe bağış olarak verilen paranın bankada elde ettiği faiz miktarı gibi.

            Beş numaralı bentte sayılan edinilmiş malların yerine geçen değerler konusunda ise, eşlerden birinin edinilmiş malı elden çıkarması sonucu onun yerine almış olduğu yeni bir mal varlığı, ikame değer ya da sürrogat olarak yine edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. Örneğin; evlilik birliği içerisinde satın alınan bir arsanın sonradan bir müteahhite arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile verilip karşılığında elde edilen taşınmaz mallar yine edinilmiş mal olarak değerlendirilecek ve tasfiyeye tabi olacaktır. 

            Yasal mal rejimi içerisinde eşlerin mallarını diğer eşten bağımsız olarak tasarruf ve yönetme hakkı vardır. Bu hakka sahip olan eşin tasarruf özgürlüğünü diğer eş aleyhinde kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla Türk Medeni Kanunu'nun 229. Maddesinde düzenlenen hüküm şu şekildedir: Aşağıda sayılanlar edinilmiş mallara değer olarak eklenir:

1-      Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki 1 yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar

2-       Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler

Bu madde hükmü, evlilik birliği ve yasal mal rejimi içinde eşlerin kötü niyetli davranışlarına karşı madde 194, 199, 206, 223, 225 ile getirilmiş olan koruyucu önlemlere ek niteliktedir.

            Mal rejiminin tasfiyesi davalarında, yukarıda kapsamı anlatılan ve buna binaen tespit edilen edinilmiş malların ardından, katılma alacağı tespit edilir. Katılma alacağının tespit edilmesi için, öncelikle eşlerin mevcudunda bulundurdukları mal varlıklarının hangilerinin edinilmiş mal, hangilerinin ise kişisel mal olduğu belirlendikten sonra, eklenecek değerler belirlenir , bu mallar arasında denkleştirme hesabı yapılır, borçlar çıkarılır, varsa eklenecek değerler ilave edilir  ve ortaya çıkan değerin parasal olarak karşılığı hesaplanır. Bu parasal büyüklüğe artık değer denir. Her bir eş için hesaplanan artık değer üzerinde aksi sözleşme ile belirlenmemiş ise yarı yarıya alacak hakkı bulunmaktadır. Bu alacağa ise katılma alacağı denir.09/12/2019

 Av. Cansu ERGÜL